Farklı bitki türlerinde sık sık görülen külleme hastalığı, halk arasında basıra adıyla da anılıyor. Nemli ortamlarda daha sık rastlanan hastalık, yağmurdan, çiğden sonra hızlı yayılma özelliği gösteriyor. Alt yapraklardan ilerleyerek kısa sürede tüm ekini saran külleme, taze yaprak ve sürgünleri de etkisi altına alabiliyor. Yapraklarda un serpilmiş gibi puslu ve tozlu bir görünüm yaratıyor. Beyazlayan yapraklarda öbek öbek kümelenme görülüyor.  Lekelenme artarak yaprağın ve ekinin tüm yüzeyini kaplayabiliyor. Hastalığa zamanında müdahale etmek, hasarın en aza indirilmesinde önemli rol oynuyor. Mantar kaynaklı olan külleme, görülür görülmez mücadele start alıyor. 


Erysiphe, Podosphaera, Oïdium ve Leveillula mantarlarının etkinliği ile ortaya çıkan hastalık, biyotrofik mantarlar kaynaklı bir sorun olarak tanınıyor. Canlı bitki hücrelerinden beslenen mantarlar, yaşayan bir mahsül bulamadığında hayatta kalamıyor, müdahale edilmediğinde canlı bitkinin her yerini sarıyor. Fungal sporların, yaprak yüzeyinde çimlendiği, büyüyerek dallandığı kayıtlara geçiyor. Çoğu, bitki yüzeyinin dışında kalan mantarlar, rüzgarla, yağmurla, böceklerle hatta tarlada, serada çalışanların kıyafetleriyle bile yayılabiliyor. Ortalama 18 ile 25 derece arasında hızla yayılan mantarlar, yüksek nemde çimlenerek gelişiyor. Ancak seralardaki rüzgar ve kuraklığın da hastalığı hızlandırdığı not düşülüyor. 


Leveillula Taurica Latince ismiyle literatürde yer alan külleme hastalığı, büyük ölçüde ürün, kalite ve verim kaybına yol açıyor. Hastalığın konukçuları arasında domates, biber, patlıcan, patates gibi sebzeler, meyve ve orman ağaçları yer alıyor. Bulaşıcı bir hastalık olan külleme, ülkemize iklim özellikleri nedeniyle çoğunlukla İç Anadolu’da ve Akdeniz Bölgesi’nin iç kısımlarında görülüyor. 



Külleme Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

Külleme hastalığı belirtileri çoğunlukla ilk olarak yaprağın üst tarafında görülüyor. Beyaz ve kabarık koloniler halinde fark edilen külleme, biber gibi bazı ekinlerde ise yaprak altında kümelenebiliyor. Bu değişikliğin nedeni ise biberde, yaprak altında daha fazla gözenek bulunmasıyla açıklanıyor. Külleme hastalığı görülen biberlerin yapraklarının üstünde sarı benekler fark ediliyor. Çok şiddetli hastalık salgınında, yaprak üstünde de koloniler gözle görülebiliyor. Bazı biberler, külleme enfeksiyonu olduğunda enfekte olmamış yapraklarını dökerek belirti veriyor. Beyazlaşma, hastalık ilerledikçe kahverengileşmeye ve grileşmeye doğru evriliyor. Sararan, kıvrılan, dökülen yapraklar, küllemenin belirtileri arasında gösteriliyor. 


Külleme hastalığı olan ekin zayıf düşüyor. 

Çiçek açmama görülüyor. 

Ekinlerin meyveleri tatsız olabiliyor. 

Yaprak ve meyve dökümü göze çarpıyor. 

Beyazlama, alandaki diğer bitkilere de yayılarak görülme sıklığı genişliyor. 

Külleme Hastalığı Hangi Bitkilerde Görülür?

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı Yaprağı Yenen Sebzelerde Külleme adlı talimat belgesine göre, geniş bir konukçu dizisine sahip olan mantarlar, tere, roka, marul,


nane, ıspanak, semizotu, havuç, yabani havuç, kereviz, kişniş, anason, dereotu, rezene,


maydanoz, yabani maydanoz, kabakgiller, bağ, hububat ve çeşitli süs bitkilerinde görülebiliyor. Ayrıca, kestane, lale ağacı, çınar, fındık meşe, kızılcıklar, kiraz, kayısı, elma, ayva, şeftali nektarin, erik, çilek, üzüm, tütün, domates, biber, fasulye, salatalık, patlıcan, pancar, ayçiçeği, nane, hanımeli, gül, ortanca, lupinus gibi bitkilerde de külleme hastalığına rastlayabilirsiniz. 


Külleme Hastalığıyla Nasıl Mücadele Edilir?

Külleme hastalığı mücadelesinde kültürel ve kimyasal yöntemlere başvurulabiliyor. Teknikler ekin cinsine göre değişebiliyor. Düzce Tarım İl Müdürlüğü’nün Külleme bildirisine göre, kültürel mücadele yöntemleri şöyle sıralanıyor: 


Bahçelerin bakımlı tutulması gerekiyor. 

Budama yapılması, fazla dalların çıkarılması ağacın yapraklarının güneş ve hava almasını sağlayarak yayılımı azaltıyor. 

Ocak içerisine güneş girmesi ve hava sirkülasyonunun sağlanması, hastalığa karşı önlemler arasında sayılıyor. 

Yılda iki kez dip sürgünlerin alınması gerekiyor. 

Yabancı ot temizliği önem taşıyor. 

Dökülen enfekte yaprakların tırpanla toplanması, yakılarak imha edilmesi öneriliyor. 

Hastalıklı zurufların da imha edilmesi tavsiye ediliyor. 

Diğer ekinler için verilen kültürel mücadele önerileri arasında, 


Sıra arası, sıra üzeri mesafesi korunarak ekim - dikim yapılması 

Dengeli gübreleme yapılması, gereksiz ve aşırı azot tatbikinden kaçınılması 

Dirençli çeşitlerin seçilmesi, 

Gübrelemede kalsiyum içeren besinlerin tercihi 

Seralarda doğru havalandırma ve nem dengesinin sağlanması 

Meyve ağaçlarının sezon başında budanması 

İşçilerin ekinlerle uğraşırken sık kıyafet değiştirmesi 

yer alıyor. 



Külleme İlacı Ne Zaman Kullanılmalıdır? 

Bitki Fungal Hastalıkları adlı akademik makaleye göre, kabakgiller, şeker pancarı, çilek, asma ve süs bitkilerinde kükürtlü bileşiklerin kullanımı mücadeleye destek oluyor. fungal


antagonistler (Ampelomyces quisqualis) ve kimi ekin aktivatörleri ile mücadele 


yapılabiliyor. Küllemeye karşı kimyasal mücadelede pestisit - ilaç kullanımı öne çıkıyor. Serin ve rüzgarsız havalarda yapılması gereken Uygulamaların hastalığın fark edildiği gibi başlanması gerekiyor. İlaçlama zamanı ekine göre değişiyor.


Sebzelerde sistematik ilaçlar 18-20 gün arayla, diğerleri 10 günde bir uygulanıyor. 

Tahıllarda külleme söz konusu olduğunda, hastalığın üst taraflara ilerlediği durumda, bayrak yaprağa bulaşın önlenmesi için yeşil aksamın ilaçlanmasına başlanıyor. İlaçlar, önerilen dozlarda yaprak alt ve yüzlerini kaplayacak şekilde uygulanıyor. 

Bağ küllemesi durumunda ilaçlamaya sürgünler 25-30 cm olunca başlanıyor. Taç yapraklar dökülünce ikinci ilaçlama yapılıyor. Koşullara göre, tanelere ben düşmeye başlayana kadar ilaçlamaya devam edilebiliyor. 

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Fındıkta Külleme adlı makalesine göre, ilaçlama önceki yıllardaki hastalık yoğunluğuna göre belirleniyor. İlk defa çıkıyorsa, belirtiler görülür görülmez ilaçlamaya başlanıyor. P. guttata’nın neden olduğu hastalıkta, eğer daha önce hastalık görüldüyse, yapraklar normal büyüklüğe geldiğinde belirti olmadan ilk ilaçlama yapılıyor. Erysiphe sp.’nin neden olduğu külleme hastalığı söz konusu olduğunda, önceki yıllarda hastalık görüldüyse, meyve (çoranak) bağlama döneminde ilaç uygulanmaya başlanıyor. İkinci ve diğer doz aşılara, hasada kadar devam ediliyor. Son ilaçlama ile hasat arasında önerilen süreye uyulması önem taşıyor. İlaç seçiminde Bakanlık tarafından sunulan “Bitki Koruma Ürünleri Veri Tabanı” tavsiyeleri dikkate alınıyor, doz da önerilere uygun olarak veriliyor. İlaçlamada sırt pülverizatörü veya hidrolik bahçe pülverizatörü kullanılabiliyor. 


Külleme hastalığına ne iyi gelir?


Külleme hastalığına karşı uygulanabilecek kültürel ve kimyasal savaşım teknikleri bulunuyor. Yabani ot temizliği, budama, ocaklar arası önerilen aralığın korunması, bahçenin bakımlı tutulması, dökülen yaprakların alınması gibi kültürel çalışmaların yanında ilaçlama da tercih edilebiliyor. Külleme görüldüğünde genellikle kültürel çabalar tek başına yeterli olmuyor ve kimyasal mücadeleye gereksinim duyuluyor.


Bitkilerde külleme hastalığı neden olur?


Külleme hastalığı kuraklıktan, havasızlıktan, düşük güneş teması veya nemden dolayı artabiliyor. Rüzgarla, çiftçilerin kıyafetlerindeki bulaşık mantarla, yağmurla bulaşabilen haftalık, mantarların uygun ortamı bularak ekinlere tutunması sonucu başlıyor. Hastalığa sebep olan mantarlar, zararlıların dolaşımıyla da yayılabiliyor.


Külleme hastalığı nasıl engellenir?


Hastalığı tam olarak önlemek büyük oranda mümkün olmuyor. Ancak fındık gibi çok yıllık bitkilerde daha önce külleme görüldüyse, belirtiler başlamadan önce önlem için ilaçlama yapmak, etkili bir engelleme yöntemi olarak kayıtlara geçiyor.