Tarımsal üretimin en önemli ayaklarından birini zararlılarla mücadele yöntemleri oluşturmaktadır. Biyolojik mücadele, genellikle toprağa, bitkiye, bitki örtüsüne veya meyveye zarar vererek tarımsal üretimi sekteye uğratan canlıları kontrol altına almak için izlenebilecek en doğal yol olarak öne çıkmaktadır. Biyolojik mücadelenin amacı, zararlıların, doğada mevcut olan doğal düşmanları yardımıyla baskılanmasıdır.


Biyolojik mücadelede yüzlerce farklı tür, mücadele etmeni olarak kullanılabilir. Bu etmenler, işlevlerine göre predatörler, parazitoitler ve patojenler olarak üç ana grupta incelenebilir. Predatörler, avcılık yaparak zararlıları yok eden mücadele etmenleridir. Parazitoitler ise zararlının üzerinde yaşayan veya üreyen ve sonunda zararlının ölümüne sebep olan etmenlerdir. Patojenler grubu ise zararlıları öldüren veya zayıflatan mantar, bakteri veya virüsleri ifade etmektedir.


 


Biyolojik Mücadele Türleri


Biyolojik mücadelede genellikle zararlıların kökünün kurutulması değil, zararlı yoğunluğunun belirli bir seviyenin altına çekilmesi ve doğal düşmanların sürekliliğinin sağlanması hedef alınır. Yöntemler, dışarıdan getirme, doğal düşmanları çoğaltma, doğal düşmanları koruma olarak üç ana gruba ayrılır.


Dışarıdan getirme yöntemi, bilinen en eski biyolojik mücadele yöntemi olduğu için klasik mücadele olarak da anılır. Bu yöntemde bir zararlının doğal düşmanlarının dışarıdan getirilmesi esastır. Doğal düşman ortamda hiç bulunmuyorken başka bir ortamdan getirilip zararlı ile mücadele etmesi sağlanır. Farklı ülkelerden gelen zararlılarla mücadele etmek için kaynak ülkedeki doğal düşmanının getirtilip mücadele aracı olarak kullanılması da bu yönteme bir örnektir.


Doğal düşmanları çoğaltma yönteminde ise bölgede halihazırda var olan doğal düşmanların sayılarının artırılması hedeflenir. Çoğaltma yönteminde bitkinin ve zararlının türüne yönelik olarak farklı yollar izlenebilir. Uzun vadede kontrol sağlanması amacıyla az sayıda mücadele etmeni belli aralıklarla ortama salınabilir. Böylece bu etmenlerin zararlıları düşük seviyede tutmaları sağlanır. Ancak kimi zaman çok sayıda mücadele etmeni tek seferde ortama bırakılabilir. Özellikle ciddi boyutlara ulaşmış zararlı popülasyonunu kısa sürede etkisiz hale getirmek için bu yol tercih edilir.


Doğal düşmanları koruma yöntemi de doğal düşmanların halihazırda ortamda mevcut ve zararlıya adapte olduğu durumlarda uygulanır. Bu, doğal düşmanların devamlılığını sağlamak amacını güden, sürdürülebilirlik odaklı bir uygulama biçimidir. Bu yöntemin amacı, çoğaltma yönteminde olduğu gibi doğal düşmanların sayıca artırılmasından ziyade, mevcut etkinliklerinin korunması ve yararlı etkilerinin maksimize edilmesidir. Bu amaca yönelik olarak doğal düşmanların etkinliğini artırmak için yapılan, ekim alanına kuru yapraklar serpiştirmek, çitten bariyerler oluşturmak, aralara kuru otlar ekmek gibi fiziki düzenlemeler de bu yöntemin bir parçasıdır.


Biyolojik Mücadelenin Avantajları


Birçok kimyasal mücadele yönteminin insan sağlığını ve çevreyi tehdit eden önemli yan etkileri olduğu bilinmektedir. Bilinçsiz kimyasal kullanımı, flora ve faunayı etkileyerek, başka bir deyişle bitki ve hayvanlar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurarak doğal dengeyi bozabilmektedir. Kimyasal yöntemlerin çoğu belirli bir hedefe yönelik değildir, zararlılarla mücadele etme işlevini kullanıldığı ortamdaki tüm canlılara zarar vererek yerine getirir. Bu da hem tarımsal üretim hem de bitki örtüsü açısından istenmeyen sonuçlar doğurabilir.


Tüm bu etmenler göz önüne alındığında zararlılarla doğal yollarla mücadele edilmesi fikri öne çıkmaktadır. Çünkü biyolojik mücadele yöntemlerinin insan sağlığı ve çevre üzerinde olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır. Etmenlerinin neredeyse hepsi doğada hazır halde bulunduğu için sürdürülebilirlik açısından son derece avantajlı olan biyolojik mücadele, araştırma-geliştirme faaliyeti ve üretim gerektirmez, bu sebeple maliyeti de düşüktür. Biyolojik mücadele yöntemleri çevre koşullarına uyumludur ve bilinçsiz kimyasal kullanımı sebebiyle bozulmuş olan doğal dengenin yeniden kazanılmasına katkıda bulunur. Bu anlamda yalnızca bitkileri korumakla kalmayıp uzun vadede içinde bulundukları ortamı da düzenleyen yöntemler oldukları söylenebilir